27 Ekim 2009 Salı
Kendine Gel Milliyet !
Niye boyle haberler yaparlar, bu tur haberleri yapanlar neler dusunur hic anlayamiyorum. Iki haber de Milliyet'ten ve bu iki haberi de sadece Turkiye'de gorebilecegimizi dusunuyorum. Bir haberde Turkiye'de yasayan bir Brezilyali'nin kendi dilini konusabilen ya da ortak seyleri olan insanlarla neden konustugu tartisiliyor. Eger bu kare yurtdisinda ayni ligde, ulkenin en buyuk iki takiminda oynayan herhangi iki Turk futbolcusu arasinda olsa, "Lejyonerlerimizin dostca mucadelesi" olarak gecerdi. Daha o seviyede futbolcu cikaramayan bir ulkede boyle haberler yapilmasini normal karsilamak gerekebilir. Diger haberde ise yaklasik 50 maclik bir futbol sezonunda, bir futbolcunun 11 macta attigi gol sayisi, yillik maliyetine bolunuyor. Bu haberleri mantikli bulan insanlarin oldugunu sanmiyorum. Ozellikle ustteki haber gibi haberler yuzunden futbolda bir turlu baris ortami saglanamiyor. En ufak olayi buyutursek, futbolcularin da normal insanlar olduklarini unutursak kavga dolu, kufur dolu, keyifsiz maclar izlemeye devam ederiz !
26 Ekim 2009 Pazartesi
87'li Kaptanlar
Ikisi de ayni ayakkabilari giyiyorlar...
Ikisi de zor birer hafta sonu gecirdiler...
Ikisine de gecmis olsun...
Ikisini de zor haftalar bekliyor...
Post Match : Fenerbahce - Galatasaray
Hayatimda binlerce mac izledim ama mactan once kavganin ciktigi bir maca daha once sahit olmamistim. Goruntuleri izledigimizde her seyin apacik ortada oldugunu goruyoruz. Brezilya'dan gelen yeni mal(!)lardan olan Cristian Baroni'nin durduk yere Arda'yi itmesi ortaligin karismasina neden oluyor. Sonrasinda dogal olarak karsilikli kufurlesmeler ve itismeler. Dogal olarak diyorum cunku Turk futbol seyircisi olarak biz medeniyete uzagiz ve bu itismeler, kufurlesmeler her macta yasaniyor. Konuya donersek, belki cok abarttigimi dusunenler olabilir ama ben Cristian'in bu hareketi gayet bilincli ve hem Arda'yi hem de Galatasaray'yi germek icin yaptigini dusunuyorum. Hatta ve hatta boyle bir hareketin ulkeye yeni gelen bir Brezilyali'nin akilina gelemeyecegini ve bir baskasi tarafindan Cristian'a soyledigini dusunuyorum. Kazim'in, Bilica'nin, Volkan'in yaptigi hareketlerin de gozden kacmamasi gerekir tabi. Yardimci hakemin kafasinin tribunlerden atilan maddeler sayesinde, karpuz gibi yarilmasi ve o hakemin maca devam etmesi bir baska komedi.
Butun bu anormal olaylara ragmen, maca donmeye calisiyor herkes. Kafasina en az 3 dikis atilan hakem, hicbir sey yokmus gibi sahaya cikiyor ve akli baska yerdeyken boyle bir derbide macin birinci hakemine yardim etmeye calisiyor. Boyle bir durumda olan yardimci hakemin hata yapmasi kadar dogal bir sey yok bence. Burada asil soru Bunyamin Gezer'in maci nasil tatil edemedigi. Kural kitabinda cok acik bir sekilde, macin hakemlerinden birine tribunler tarafindan herhangi bir zarar verilmesi halinde macin tatil edilecegi yaziyor. Mac bir sekilde basliyor, ve...
Baslar baslamaz durmak zorunda kaliyor cunku Galatasaray'in butun hucum planlarinin uzerine kuruldugu adam Milan Baros, Emre Belozoglu'nun mudahalesi sonrasinda sahayi terk etmek zorunda kaliyor. Son donemlerde Baros'u elestirmeme ve begenmeme ragmen, aslinda Galatasaray hucum hattinin ne kadar onemli bir parcasi oldugunu bu mactan sonra daha iyi anladim. 2 ay sahalardan uzak kalacak olmasi Galatasaray'i zor gunlerin beklediginin gostergesi. Emre Belozoglu, Galatasaray karsisinda sonunda takimi adina yararli bir sey yapti. Eger bu mudahele macin ilk dakikalarinda degilde, 30lu dakikalardan sonra yapilmis olsaydi, acaba Bunyamin Bey nasil bir karar verirdi ?
Baros'un saha kenarinda oldugu ve Galatasaray'in 10 kisi mucadele ettigi bolumlerde gelisen Fenerbahce ataklari, Galatasaray'in girecegi sikintiyi zaten belli etmisti. Herkes bir an once ilk 15 dakikanin gecmesi icin dua ederken once iptal edilen gol, sonra da ofsaytla baslayan gol geldi. Haliyle macin basindan beri sesi duyulmasa da, bagiran, yureklerini futbolculardan daha cok ortaya koyan taraftarlarin da sesi kesildi. Sonrasinda beklenen ve alisilan senaryo... Golden sonra rahatlayan Fenerbahce, kendine gelmeye calisan Galatasaray ve kulaklari sagir eden Fenerbahce taraftari. Bazi seylerin hakkini vermek lazim. O kadar cirkinlige ragmen, Fenerbahce taraftarinin Galatasaray uzerinde yarattigi baskiyi tebrik ederim. O tezahurat ve islik temposuyla o sahadan rahat cikabilecek bir takim yok bence. Bu kisa videoda bile, macin daha basi olmasina ragmen, taraftarin sesi yeter.
Ve sirada bu maci hafizama kaziyan pozisyon var. Gectigimiz sezonlarda sadece Ali Sami Yen'de oluyor denilen, sise atma, tas atma, bozuk para atma, lazer tutma gibi olaylarin Kadikoy'de daha agirinin oldugunu gosteren pozisyon. Pozisyonun icinde zaten deli dolu ve asabi bir futbolcu olan Keita olunca isin rengi daha da farkli oldu tabi. Artik derbilerde alistigimiz gibi, korner atan futbolcuya cesitli maddeler atilmaktadir. Bu maddelerden biri Keita'nin gozune gelince, Keita aci ile kendini yere birakir. Fizik kurallarina uzak olan okuyucularimiza, maddelerin havadan duserken hizlandigini ve carpma etkisinin arttigini hatirlatalim.
Sonuc olarak atilan madde Keita'ya zarar verir. Ortalik tam yatistiginda hep bir futbolcudan bekledigim hareketi gerceklestirdi Keita. Sen o sahada insanlari eglendirmekten once, kendi ekmek parani kazanmak ve aileni gecindirmek icin varsin. Keita'da bu duruma sinirlenip hem kendisine atilan siseyi, hem de oyunun topunu alip saha gorevlisine gider ve kendisine atilan maddenin kayda dusulmesini ister. Aldigi sari kart ise sadece izinsiz oyun alanini terkettigi icindir. Keita'nin bu hareketi, bugune kadar futbol sahalarinda gordugum en zekice ve en oturakli tepkilerden biri. Buna karsi cikanlar olacaktir ama bu benim fikrim.
Ve sirada bu maci hafizama kaziyan pozisyon var. Gectigimiz sezonlarda sadece Ali Sami Yen'de oluyor denilen, sise atma, tas atma, bozuk para atma, lazer tutma gibi olaylarin Kadikoy'de daha agirinin oldugunu gosteren pozisyon. Pozisyonun icinde zaten deli dolu ve asabi bir futbolcu olan Keita olunca isin rengi daha da farkli oldu tabi. Artik derbilerde alistigimiz gibi, korner atan futbolcuya cesitli maddeler atilmaktadir. Bu maddelerden biri Keita'nin gozune gelince, Keita aci ile kendini yere birakir. Fizik kurallarina uzak olan okuyucularimiza, maddelerin havadan duserken hizlandigini ve carpma etkisinin arttigini hatirlatalim.
Sonuc olarak atilan madde Keita'ya zarar verir. Ortalik tam yatistiginda hep bir futbolcudan bekledigim hareketi gerceklestirdi Keita. Sen o sahada insanlari eglendirmekten once, kendi ekmek parani kazanmak ve aileni gecindirmek icin varsin. Keita'da bu duruma sinirlenip hem kendisine atilan siseyi, hem de oyunun topunu alip saha gorevlisine gider ve kendisine atilan maddenin kayda dusulmesini ister. Aldigi sari kart ise sadece izinsiz oyun alanini terkettigi icindir. Keita'nin bu hareketi, bugune kadar futbol sahalarinda gordugum en zekice ve en oturakli tepkilerden biri. Buna karsi cikanlar olacaktir ama bu benim fikrim.
Benim bakis acimdan, macin son ana olayinda yine Keita var. Bu hareketini o kadar takdir ettigimi soyleyemeyecegim ama. Eger ben bir boks seyircisi olsam ve o kara oglaninin tarafinda olsam, o sinek siklet boyutundaki kel rakibine attigi yumrugu ayakta alkislardim. Malesef futbol sahasinda boyle bir hareketin arkasinda olamayacagim. Sertligin, futbolun bir guzellgi oldugunu ve EPL'nin bu yuzden bu kadar sevildiginin dusunenlerdenim ama bu futbol sertlik sinirlarnin cok otesinde. Ben 4 maclik cezaya raziyim, umarim daha fazlasi olmaz. Tabi Keita'nin sucunun farkindayken, Roberto Carlos'un Keita'ya nasil sarildigini gormemek olmaz. Bu pozisyondan futbolda tecrubenin ne kadar onemli oldugunu anlayabiliriz. Saglik gorevlisinin Roberto Carlos'u opmesiyse ayri bir olay. Boyle gergin bir derbide, oyle bir hareketi gorebilecigimizi kim dusunebilirdi ki ?
Yazimi tamamlamadan onceki son bolum, bireysel performanslar. Leo Franco iyi basladi, fena gitmiyor diyorduk. Galatasaray'in kalesinde gordugu her golden sonra defansa suc atiyorduk ama bu macta Leo'da sorunlari oldugunu gosterdi. Fenerbahce'ye durduk yere iki pozisyon hediye etti, birinde de penalti yapmak zorunda kaldi. Servet - Gokhan ikilisi ilk defa bir macta bu kadar dayak yemistir. Milli takimda da beraber oynamalarina ragmen hic bir ileri uc oyuncusu Kazim kadar zorlamadi onlari. Yapili ve hareketli bir hucumcunun Galatasaray defansini ne durumlara sokabilecegini cok iyi gorduk bugun. Sabri'yi begeniyorum. Sezon basindan beri iyi. Kendisini elestirenleri ben geri elestiriyorum. Sabri Rijkaard'in gelisiyle birlikte "adam" oldu. Hakan Balta, son maclarina gore daha iyiydi. Sonucta tek golun sahibi, pas hatalarini es geciyoruz o yuzden. Dunki mac Ayhan'a yakismadi. Turkiye'nin yetistirdigi en yetenekli orta sahalardan olmasina ragmen, dun hic gununde degildi. Her faulden sonra hizli baslayan Ayhan, niye hizli cikislarda takimi yavaslatir bana biri bunu aciklasin.
Mustafa Sarp geride dayak yiyen arkadaslarina yardim etmekten orta sahada cok gorunmedi diyebiliriz. En diri isim yine oydu. Arda'ya bir sey diyemem. Mac onun icin baslamadan bitti. Baros'un degerini anladigimi yukarida belirttim. Nonda'nin sadece kolay maclarda oynayip, bol gol atmasini tavsiye ediyorum. Bosu bosuna hem kendini, hem de taraftarlari yormasin. Galatasaray'dan son yorum Aydin Yilmaz'a, ikinci bir Konyaspor maci olabilirdi dun onun icin. Eger heyecanlanmayip, duzgun vursaydi, Galatasaray beraberlikle donebilirdi. Rijkaard'in da dedigi gibi macin kirilma aniydi o pozisyon. Yine ve yeniden yetersiz oldugunu gosterdi. Fenerbahce'yi gercekten tebrik ediyorum. Mucadele gucu olarak Galatasaray'dan cok ustunlerdi. Gereksiz cirkeflikler yapmasalar, bosuna ortami germeseler, galibiyeti daha keyifli bir sekilde kutlayabilirlerdi. Tribunler ise gercekten normal degil... Son soz, Bunyamin Gezer dun gece gorevini iyi bir sekilde yerine getiremedi. Hatalari, macin kontrolunu kaybettirdi. Yine hakemin macin skorunu etkiledigi bir derbi izlettirdi bizlere.
Fenerbahce : 3 - 1 : Galatasaray
Sen var ya sen,
Basimin taci, gozumun bebegi.
Ben var ya ben,
Deplasman yolunda elimde sigara...
Tek dilegim, koyalim Fener'e, koyalim Kartal'a
Sampiyon olalim...
25 Ekim 2009 Pazar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)