11 Aralık 2008 Perşembe

7 - 10 Aralik London



3 gunlugune Londra'daydim. Insan futbolun ana vataninda olunca ve futbola merakli olunca dogal olarak futbolla ilgili seyler geliyor basina. Ilk once Anelka'yla ayni restaurantta yemek yedik. Sonra Cluj'lu futbolcularla ayni otelde kaldigimizi anladim. Bir kaciyla muhabbet ettim ve oynicaklari Chelsea macina, bizim Fenerbahceli futbolculardan daha cok inanmislardi. Bilet bulamasamda Ingiliz tarzi yasayip, bir pubda bir birayla maci takip ettim. Arkamdaki Chelsea taraftarlari bana Chelsea tribunlerini yasattilar. Sali sabahi ise bir arkadasimla Oxford'da yururken Adidas'a girdik. Fenerbahce ve Galatasaray formalarini altli ustlu gormek beni cok sevindirdi. Artik Turk takimlarininda onemli oldugunu gormek, onlarinda pazarlama adina ve yurtdisininda taninmak adina boyle seyler yapmalari gelecege dair beni umutlandirdi. Kasiyerlere sordum satislari nasil bu formalarin diye. Ayda 1-2 dediler. Ona da razi tabi, maksat Turkler taninsin. Son olarak ise, su meshur pembe kramponlari almak icin Nike'taydim. Odemek icin kasaya gittim. Bir baktim kasada calisan siyahi kardesimin ustunde Euro 2008'deki kirmizi formamizdan vardi ve 10 yaziyordu onunde. Gokdeniz'i nerden taniyorsun diye sordum. Bana Gokdeniz degil ki dedi ve arkasini dondu. Sergen Yalcin 10 yaziyordu arkada. Biraz daha konustum ve formayi nerden aldigini, Sergen'i taniyip tanimadigini sordum. Bir gecen striptizcide tanistiklarini soyledi ve daha fazla bir sey soylemedi ama soyledigi en onemli seyi sizlere soylemek isterim. " He is still a good player off the pitch". Seni seviyoruz Sergen Yalcin. Seni seviyoruz Londra.

Hiç yorum yok: