12 Eylül 2009 Cumartesi

Italiano Nero



Stephen Appiah, bahtsizligindan kurtulacak gibi gorunuyor. Sakatlik, mahkeme, Fenerbahce uclusunden kurtulusunun tek yolu tekrar futbola donmekti. Sezon basinda Fenerbahce yoneticileri takima geri donecegini soylese de, boyle bir geri donus gerceklesmedi. Appiah'a mujdeli haber Italyanlardan gelmis. 10 yildir Italya'da yasayan Appiah'in Italyan vatandasligi kazanmak icin basvurdugunu ve buyuk bir ihtimalle Nisan ayinda Italyan pasaportuna sahip olacagini soylemis menajeri Pagani. Butun bu gelismelerle birlikte Appiah
in Brescia'yla antremanlara cikiyor olmasina ragmen, transfere en yakin takimin Catania oldugu konusuluyormus Italyan basininda. Gecmis olsun, hayirli olsun StepApp.

Bir Reklam


Saglik onemlidir. FutbolInsanlari'nda uzun suredir yer alan tek reklam, Nebolife isimli dogal ve organik urunler satan bir magazanin linki. Bu sitede her cesit urun bulunuyor. Gidasindan, kozmetigine, cevresinden, sporuna bir cok enteresan urun var. Ozellikle bal, zeytinyag gibi ozel urunleri tavsiye ederim. Merak edenler icin: www.nebolife.com

12 - 13 Eylul Keyf-i Futbol


12 Eylül Cumartesi
14:15 Motherwell-Glasgow Rangers / Futbolsmart
15:15 CSKA Moskova-Kryliya Sovyetov / Spormax
16:00 Orduspor-K.Erciyesspor / D Spor
16:30 Wolfsburg-Leverkusen / TRT 3
17:00 Celtic-Dundee United / Futbolsmart
17:00 Manchester City-Arsenal / Spormax
17:00 Stoke City-Chelsea / Spormax
19:30 Tottenham-Manchester United / Spormax
19:45 PSV-Roda / Futbol Smart
21:00 Galatasaray-Beşiktaş / Lig TV
21:00 Espanyol-Real Madrid / NTV
21:45 Lazio-Juventus / NTV Spor
22:00 Bordeaux-Grenoble / Kanal A
13 Eylül Pazar
14.00 Birmingham-Aston Villa / Spormax
15:30 Ajax-NAC Breda / Futbolsmart
16:00 Inter-Parma / NTV Spor
16:00 Ç.Rizespor-Samsunspor / D Spor
16:05 Cardiff City-Newcastle / Euro Futbol
16:30 Werder Bremen-Hannover 96 / TRT 3
17.00 İBB-Trabzonspor / Lig TV
18.15 Fulham-Everton / Spormax
21.00 Bursaspor-Fenerbahçe / Lig TV
22.00 Vitoria-Palmeiras / Spormax
22:00 Monaco-PSG / Kanal A

11 Eylül 2009 Cuma

Once Upon A Time


Simdilerin "Ankara Kasabi" Baki'nin Ajax gunlerinden bir fotograf... En iyilerin bile hata yapabildigini tekrar goruyoruz. Ajax'in alt yapisindan van der Vaart olarak da cikabilirsiniz, Baki olarak da. Hele bir de Baki'nin 2 yil boyunca Premier League'de bir takimda antremanlara ciktigini hatirlarsak... Ne olursa olsun 'Ne Bir Lokma Ekmek, Ne Bir Kizi Sevmek, Seviyoruz Seni Baki Mercimek'.

9 Eylül 2009 Çarşamba

Post Match : Bosna Hersek - Turkiye



2010 hayalleri suya dustu gibi. Elin seyine biraktik yine isleri. Yok Ispanya ve Estonya bizim yenemedigimiz Bosna'yi yenecek, biz de Belcika ve Ermenistan'i gecip, rezalet bir eleme grubu performansindan sonra Guney Afrika'da gururla futbol oynayacagiz. Yaziktir, gunahtir bu Bosna Hersek'e. Maca iyi baslayip 5. dakikada golu bulup, one geciyorsun, sonra da her seyi mahvediyorsun. Duzensiniz bir takim, ne yapacagini bilemeyen futbolcular, ben hic bir sey anlayamadim bugun Turk Milli Takimi'ndan. Ilk yarinin bir bolumu disinda, bir kac futbolcunun kisisel cabalariyla yaratmaya calistigi bir kac atak disinda hic bir sey yok. Gol de bile alisik oldugumuz o organize Turk Milli Takimi yoktu sahada. Sonunda da boyle bir rezillik normal.

Fatih Terim tribune yollanmasa, cok rahat bir sekilde kazanabilecegimiz bir macti. Galiba Fatih Hoca, kenardan PES oynar gibi oyunculari yonlendiriyor. Kalemizde cok guzel bir gol gormemize ragmen, pozisyonun faul olduguna hic kimse inandiramaz beni. Eger bir futbol hakemi bu pozisyona faul veriyorsa, kendisine tenis hakemligini tavsiye ediyorum. Macin koptugu an o faul oldu. Hem Emre sari kart gordu, hem de Fatih Terim tribune gonderildi. Ne olursa olsun, bir futbolsever olarak cok, cok guzel bir goldu.

Gunah kecisi cikarmak istemesem de, Gokhan Gonul, Onder, Ceyhun macin agirligini kaldiramadi. Ozellikle Onder - Ceyhun ikilisine burada ne isleri var diye sorulmasi lazim. Sabri'yi bu Gokhan Gonul'e bin kere tercih ederim. Bunlar disindaki futbolcular da cok bir sey yapmadi bugun. Tabiki de farki ve maglubiyeti onleyen Volkan ve Servet'i cok ayri tutuyorum bunlardan. Bu performanslariyla dunyanin en buyuk kuluplerindeki rakiplerini keserler. Bu mac bizlere tekrar futbolun basit, sakin ve bilincli bir sekilde oynanmasi gerektigini hatirlatti.Yolumuz acik olsun, ayni zamanda da gecmis olsun.

Umarim bu 'gecmis olsun'u yazdigim icin pisman ederler beni.

8 Eylül 2009 Salı

Hollandali Elmas


Kendi dilini konusan bir teknik ekip geldiginde yasadigi heyecani dusunebiliyorum Ferdi'nin. Sozlesmesinin karsilikli fesh edilmesi butun hayallerini yikmistir herhalde. Ajax alt yapsindan yetistigini unutmayalim. Raket gibi olan sol ayagi tek avantajiydi. Onunde hazir bekleyen, Kewell, Arda, Aydin gibi oyuncular ve fizik gucu ise kendisi icin sanssiz bir durumdu. Ferdi simdilerde Ingiltere 4. Lig tkaimlarindan Burton Albion'da deneme sureci geciriyor. Begenilmesi halindeyse Coca Cola Championship takimlarindan Sheffield Wednesday'de futbol hayatina devam edecek. Yolun acik olsun Ferdi Elmas.

Riquelme - Maradona


Riquelme Dunya Kupasi’nda takimin 10 numarasi olacaktir. Roman vazgecilmesi mumkun olmayan bir isim. Hem Maradona’nin hem de Roman’in milli takima ve bu ulkeye karsı sorumluluklari oldugunu unutmamalari gerekir. Milli takim kimsenin mali degildir. Bunun unutulmamasi lazım. Hem Maradona’ya hem de Roman’a bu ulke futbolunun ihtiyaci vardir. Gururu bir kenara birakip milli takimin basarisi icin bir araya gelmeliler

Boca Juniors Asbaşkanı Juan Carlos Crespi

Takimda bir sorun oldugu cok acik bir sekilde belli. Bence de Roman bu takimi canlandirir. Bakalim inatci keci Diego pes edecek mi ?


Sahibinden Satilik Krampon

Futbolla ilgili olan herkes buyuk bir ihtimalle gencliklerinde futbolcu olma hayalleri kurmuslardir. Biz, futbol delileri, icin futbolculuk ulasilabilecek en ust rutbe. Teknik direktorluk, baskanlik ya da buna benzer seyler sonra geliyor. Bu futbolcu olma hayallerinin bir de ayri bir utopik dunyasi var. Futbolcu adayi genc ne zaman yeni bir forma alsa ya da yeni bir krampon alsa, topun pesinde kostugunda kendini o formayi veya kramponu giyen futbolcu olarak hayal eder. Tabi soyle bir sorun var, o futbolcular giydikleri formalari, kramponlari ucretsiz aliyorlar, boylece yirtilma, asinma gibi sorunlari dusunmek zorunda degiller. Yani son derece rahatlar. Arsenal'in genc Danimarkali forveti Nicklas Bendtner, 25 Kasim 2008'deki Dinamo Kiev macinda giydigi pembe kramponlarini satisa cikarmis. Bu satistan elde edilecek gelir, Danimarka'da kanserle savasan cocuklarin dernegine bagislanacakmis. Su andaki fiyati 2500 $ civari. Teklif vermek isteyenler buradan krampon icin savasabilirler.

Tarihi Nasıl Kaçırdık ? : Adana Demir - Livorno


Her şey şehir efsanesi gibi başlamıştı, Adana Demirspor Livorno'yu konuk edecekti ve biz de tarihi bir olaya tanıklık edecektik. Ne yazık ki şanslı olan 15.000 biletli seyirci dışında 70 Milyon nüfuslu ülkede bunu izleyebilen hiç kimse olmadı. Cuma günü bu ülkede tarihi bir maç oynandı ama futbolun her şeyiyle yankılandığı, her alanda konuşulduğu topraklarda bizim gibi futbolun peşinde bıkmadan usanmadan koşanların elinde hiç bir bilgi yok. Konuşacak bir şeye, yapılacak farklı yorumlara sahip değiliz. Dünya çapında ses getirmesi gereken, Türk futbol tarihinde bir ilk olan, modern futbolu rafa kaldırıp 1950'lerin, 1960'ların ruhunu yaşatan bu tarihi maçı kamuoyumuzun, Türk basınının ve medya kuruluşlarının işgüzarlığı ve ilgisizliği sayesinde izleyemedik. Elimizde DHA'nın 4-5 dakikalık görüntüleri ve kendi yayın kuruluşlarındaki birbirinin kopyası haberleri, NTV Spor'un bir kaç haberi ve çekimiyle Anadolu'dan Futbol'un yazarı Hüseyin'in yazıları var bilgi olarak. Cuma gecesi Türk futbolu için nasıl tarihi ve unutulmaz bir gece olduysa Türk spor yayıncılığı için de aynı oranda tarihi ve utanç dolu bir gece oldu bizce.

Öncelikle DHA ve NTV'nin hakkını verelim, canlı yayın yapmamış olsalar bile ileride bahsedeceğimiz gibi siyasi yönü olan böyle bir müsabakadan bizi haberdar etmek için verdikleri çaba da önemliydi. Özellikle NTV'nin canlı bağlantıları ve Bağış Erten'in oraya gitmesi tatmin ediciydi. Yenilsen De Yensen De'yi sunarken konsept olarak bu maçı temel almaları da zaten işi önemsediklerini gösteriyor. DHA da elindeki görüntüleri diğer yayın organlarıyla paylaştı, kendine bağlı olan bir kaç gazetede haber yaptı bunu. Çaba harcayanların emeklerine ve çabalarına saygımız sonsuz elbette ancak futbol tarihimizde bir ilki yaşadığımız bu festival gibi olayla ilgili tüm verileri 10 dakikada izleyip-okuyup bitiriyoruz. Bu kadar kısa sürmemeliydi bir tarihe tanıklık etmek.

Şimdi Livorno'nun Türkiye'ye gelişinin belli olmasından sonra aşama aşama yaşanan olaylara ve bir tarihin gözümüzün önünden nasıl kaçıp gittiğine bakalım.

O olaya tam anlamıyla girmeden önce şuna değinelim : İlk paragrafın sonunca "bizce" diye kişisel bir ifade kullanmış olabiliriz ancak bunu açmak gerekir. Düşüncemiz bu olsa da kişisel olarak değil, ülke genelinde de hayati önemi olan bir olaydı bu sonuçta. Türkiye'nin 3. kademe ligi olan TFF 2. Lig takımı Adana Demirspor, Avrupa'nın 3 dev liginden biri olan İtalya Serie A'dan bir takımı Türkiye'ye getiriyor. Bu olay sadece Adana Demirsporlular'ı değil, en büyük rakipleri Adanasporlular'ı ve stada giremeyen tüm Adanalılar'ı, Anadolu'da futbolun peşinden koşan tüm tribün emekçilerini, karşılaşan iki ekibin ortak noktası olan solcuları ve solcuların da siyasi arenada en büyük rakibi olan sağcıları da ilgilendiriyor. Maça ilginin ne kadar fazla olduğunu anlamak için İzmir'den Yalı'nın, İstanbul'dan Çarşı'nın, Ankara'dan Alkaralar'ın ve çeşitli yerlerden bir çok taraftar grubu üyelerinin tribünde yer aldığını hatırlatalım. Futbolu kıyısından köşesinden tutan herkes kendini bir de siyasete adayanlar için zaten bulunmaz bir nimetti bu maç.

Artık yayın konusuna geçebiliriz tamamen. Bu maçın oynanacağı kesinleştiği zaman ilk olarak Adana Demirspor ve NTV Spor arasında ufak bir görüşme oluyor. Anlaşmaya varılamıyor ilk aşamada. Tabii bu 2 yönü var, Adana Demirspor ve NTV olarak ayrı ayrı bakmak gerekiyor. Aslında ikisi de farklı açılardan aynı yola çıkıyor ama açıklamalardaki ufak farklılıklar ilginç tezatlara da sebep oluyor. Öncelikle NTV'ye sorduğumuzda NTV tarafından canlı yayın konusunda bir niyet olduğu, görüşmenin yapıldığı ancak anlaşmanın sağlanamayıp sonuçsuz kaldığı söyleniyor. Bu gelişmelerin ardından Adana Demirspor başkanı aynı zamanda bir Adanasporlu da olan Güntekin Onay'ı arıyor ve bu maçın yayını konusunda bir ricada bulunuyor. Araya başkaları da sokuluyor ancak NTV ikinci aşamada pek de niyetli olmuyor yayın konusunda. Kısacası "bakarız" deniyor ve geçiştiriliyor olay. Detaylı görüşüp de anlaşılamama gibi bir durum yok ortada ama devamında da konuşulan bir şey yok. Öylece askıda kalıyor kulüp ile NTV arasındaki görüşme. Olumlu sonuç alınamamasındaki sebebin mali konular mı yoksa maçın siyasi durumu mu olduğu konusunda bir kanaate varamıyoruz yani. NTV'nin bu maçı kimseye kaptırmayacağını düşünürken yayın konusunda ciddi sayılabilecek bir gelişmenin olmayışı bile düşündürücü. Burada ilginç bir nokta da NTV'nin maçı yayınlamamasına rağmen bu işe en çok özen gösteren kanal olması ve diğer kuruluşların önünde yer alması, garip bir tezat oluşuyor bu açıdan bakınca.

TRT cephesinde ise olaylar başka bir boyut alıyor. NTV cephesindeki gibi basit bir ilgisizlik hikayesi değil olay. İlk başta ücretsiz yayınlayalım diyor TRT. Bu işin en tepesindeki kurum olduklarını söyleyip kulüple ücretsiz yayınlanması için anlaşmak istiyorlar, bir nevi ültimatom yolluyorlar kulübe. Ya parasız yayınlarız ya da yayın yapmayız diye. En azından sembolik bir ücret ödenmesi ve az da olsa bu güzel girişim için destek olunması isteniyor kulüp tarafından, TRT para vermemekte direniyor. Kulüp devreye AKP Adana Milletvekillerinden birini sokmak istiyor. Telefon görüşmesi yapılıyor ve TRT'den yayının yapılıp kulübe makul bir ücret ödenmesi yolundaki istekler iletiliyor. Bilin bakalım bir vekil bu tarihi maç için seçildiği ilin takımına nasıl destek oluyor ?.. Herhangi bir girişimde bulunmayıp kendisini vekil seçen ili böyle mükafatlandırıyor. Devletin elindeki kanala bir milletvekili olarak açıp rica etse ve bu maç TRT3'ten yayınlansa herkes tatmin olurdu. Ancak milletvekili bunu yapmadı, TRT yönetimi de bu güzel girişime finansal olarak destek sağlamayınca canlı yayın konusundaki son umut da uçup gidiyor. Tüm bu olumsuz görüşmelerin ve sonuçsuz çabaların ardından TRT maçın siyasi yönünü sebep gösterip yayınlanmama gerekçesini böyle açıklıyor kulübe. Mali konuların önüne perde çekilip ana sebep buymuş gibi gösteriliyor bir bakıma. Gerçi ana sebep olduysa o daha da vahim ya neyse, siyaset olayına girmeyelim, bizim tek derdimiz futbol. Her fırsatta Anadolu takımlarının gelişmesini savunanların, kendi normal reytinglerini fazlasıyla aşacağı neredeyse garanti olan böyle bir tarihi organizasyonu bedavaya getirme çabalarını da Türk futbolundaki kısır döngünün cevabını arayanlar için verilmiş en güzel cevap olarak addediyoruz.

Kaçırdığımız tarihi fırsatın verdiği üzüntü ve buna bağlı hayal kırıklığının etkisiyle elimizin uzandığı her yere uzanmaya çalıştık bize göre medya ayıbı olan bu olayın detaylarını öğrenebilmek için. Bunca bilgiye ulaştıktan sonra üzerine daha fazla yorum yapmak, işin siyasal boyutlarına karışmak pek bizim işimiz değil. Yukarıdaki olaylar çerçevesinde kaçan fırsat konusunda herkes gibi bizim de düşüncelerimiz var fakat bizim aklımız fikrimiz futbol. Bu yüzden kimseyi yönlendirmeden ulaşabildiğimiz bilgileri sizlerle paylaşmak istedik. Gönül isterdi ki stadın kapasitesi doğrultusunda 15 binle sınırlı kalan bu tarihe tanıklık eden birey sayısı çok daha fazla olsun ama olamadı maalesef. Muhtemelen önümüzdeki sezon bir fırsatımız daha olacak bu şölen için. Bu sefer yer İtalya olacak. Bizim medya kuruluşlarımız akıllanır mı bilmiyoruz ama İtalyan TV kuruluşlarının tutumunu da merakla bekliyoruz. Bu tip olaylara son derece alışık olan ve bir çok takıntıyı aşıp demokratikleşmeyi başarmış olan İtalya'da yayın sıkıntısı olmayacağını düşünüyoruz aslında. Olmadı İtalya yollarına düşebiliriz şu heyecan ve merakla...

TV yayını konusunda canlı yayın olmasa bile izleyiciye maç sunulamaz mıydı diye düşünüyoruz. 90 dakika kaydedilir ve maç sırasındaki tatsız durumlar ve siyasi olaylar kırpılıp 60-70 dakikalık çok geniş bir özet şeklinde yayınlanabilirdi.

NOT : Bu yazı ile ilgili eleştirilerinizi ve itirazlarını violafranchi@gmail.com veya tanjuern@hotmail.com adresine iletmenizi rica ediyoruz. Destek olan ve şu an bu yazıyı okuduğunuz tüm blog sahiplerini destek olmalarına rağmen olası bir tatsız duruma karşı korumak için sorumluluğu fikrin oluşmasını sağlayan bu iki arkadaşımız üstleniyor.

NOT 2 : Yazı konusunda Blog İdman Yurdu ve Futbloglar gibi blogları toplayan oluşumların herhangi bir desteği yoktur. Tamamen kişisel olarak haberleşilerek böyle bir tepki düşünülmüştür.

NOT 3 : Yazı içerisinde de defalarca belirtildiği gibi amaç asla siyasi değildir, herkesin tek tepkisi bu tarihi ve eğlenceli maçı canlı canlı tüm detaylarıyla izleyememiş olmaktır.


Benden bir seyler : Firat, Tanju ve Huseyin'e tesekkurler... Rusya Ligi'nin bile yayinlandigi Turkiye'de nasil olur da boyle bir mac canli yayinlanmaz inanamiyorum. Icinde futbol olan her seyi yayinlamanin kavgasini yapan DSmart ve Lig TV nasil kacirabilir boyle bir maci ?

7 Eylül 2009 Pazartesi

Yarim Kalan Is

Euro 2008'den once Ingilizlerle Hirvatlarin arasi iyice acilmisti. Hirvatistan'in, Ingilizlereturnuvayi evlerinden izletmeleri, Adalilar icin kabul edilebilir bir sey degildi. Stevie G, Carsamba gunu Londra'da yarim kalan bir isi tamamlaycaklarini aciklamis. Daha once cok aci cektiklerini ve o mactan sonra soyunma odasindaki hallerini unutamayacagini soylemis. O macin Ingiltere formasi altindaki en kucuk dusurucu durum oldugunu da eklemis. Ingiltere alacagi bir galibiyetli Dunya Kupasi'na gitmeyi garantileyecek ve Euro 2008'in acisini cikaricak. Yollari acik olsun.


Sebep ?


"Rijkaard, soyunma odasında otoritesini kaybetmişti"
Joan Laporta

Iyi ki kaybetmissin, iyi ki bizimlesin Frank.

Sercan Transferinde Son Durum


Dun gece Futbolig'i izlerken Bilgin Gokberk'in demek istediklerini, Ertem Sener'in soyletmeme cabalarina ragmen, gayet iyi anlayip biraz olsun empati kurdum. Programi seyretmeyenler icin, Bilgin Gokberk, Sercan Yildirim'in babasinin transferlerle fazla ugrastigini ve buyuk konustugunu soylemek istedi. Bilgili olmadigi bir konuda yapacagi ve hatta yaptigi hatalarin, ileride cok iyi yerlere gelebilecek oglunun kariyerine zarar verebilecegini dile getirdi. Kendi oglunu bir mal gibi, yok ona satarim, yok ona hayatta satmam gibi Tahtakale pazarlamacisi uslubuyla hem kendini hem de oglunu kucuk dusurdu. Ertem Sener'de bu kadar konustu adam bize, yanlis bende biliyorum ama korumaliyim icgudusuyle haksizin yaninda durmaya calisti. Bugun, Sercan'in babasi Kenan Yildirim'in yaptigi aciklamaysa bu : "Oğlum Galatasraylıdır" sözünü, "Son dönemde basında yer alan transfer söylentileri ve benim dışımda yapılan açıklamalar mensup olduğum camiayı olduğu kadar benide son derece rahatsız etmiştir. Yapılan açıklamaların benim ile hiçbir ilgisi olmadığı gibi beni de hiçbir şekilde bağlamamaktadır". E dun sen degil miydin Sercan Galatasarayli, Galatasaray'a vermek istedim, Arda'yla cok iyi anlasirlar diyen ? Bu da ayri bir sivama calismasi. Yaziktir, gunahtir.

Sagna'nin Saclari



Yillardir degisik tarzlari olan bir cok futbolcu gorduk. Enteresan topuzlu Taribo West, son mohikan Umit Davala ya da Ronaldo'nun spoiler tarzi saci gibi. Bu ve bunlar gibi donemlik heyecan pesinde kosan futbolcular, dunya capinda bir akim yaratip bir cok gence ornek oluyorlar. Son donemlerde ise ciktigi gunden beri enteresan bir sac sekliyle oynayan ve o sekilde yasayan bir futbolcu var Londra'nin kuzeyinde. Senegal asilli Fransiz futbolcu Bakary Sagna saclarinin seklinin altinda yatan gizemi aciklamis Ingiliz basinina. Bakary, saclarina bu sekli 17 - 18 yaslarindayken babasiyla girdigi bir idda sonucu verdigini aciklamis. Idda'nin icerigi ise soyle; 17 - 18 yaslarindayken oynadigi takimla birlikte, 25 - 30 yas araligindaki bir takimla mac yapmislar. Bu mactan once babasina, bu macta 2 gol atmasi halinde istedigi bir seyi yapacagini soylemis. Babasida kabul etmis. Bu zorlu macta 2 gol birden atmis ve babasini aramis. Once babasi inanmasa da, sonrasinda Bakary'nin istedigini yapmasina izin vermis ve sonuc olarak bu deli oglan tarzi saclar ortaya cikmis. O gun bu gundur, sagdan bindirirken saga, sola, one, arkaya ucusan saclarla formasini terletmeye devam ediyormus. Yerinde olsam sokaga cikmaya utanirdim o saclarla.

6 Eylül 2009 Pazar

Sivama Cabalari


Arjantin Teknik Direktoru Diego Maradona, Brezilya maglubiyetinden sonra Guney Afrika'ya gitmenin daha zorlasitigini ve artik olaylarin daha cok farkinda oldugunu belirtmis. Brezilya kaybetmenin her zaman ic burkucu bisey oldugunu ve geri kalan maclar icin hem kendisinin hemde takiminin deli gibi calisacagini soylemis. Butun sorumlulugun kendisinde oldugunu ekleyerek konusmasini tamamlamis. Ey Diego, aklin bugune kadar neredeydi ? Arjantin 1970'ten beri ilk defa Dunya Kupasi'na gidememenin esiginde. Boyle bir sey olursa buyuk bir ihtimalle Maradona, La Bombonera'daki locasina doner. Bu arada Brezilya, dun aldigi galibiyetle birlikte Guney Amerika'dan Dunya Kupasi'na gitmeyi garantileyen ilk takim oldu. Turkiye gidemese bile en azindan Elano ve dos Santos bizi Guney Afrika'da temsil edecek.

Abdul'un Kader'i Acildi


Abdul Kader Keita bu sezon Galatasaray'da sergiledigi performansla insanlari kendisine hayran birakiyor. Geldigi gunlerde Lyon'da gecirdigi kotu gunler yuzunden onyargili Turk taraftarindan biraz tepki alsa da, oynadigi oyunla butun bunlarin yanlis oldugunu kanitladi. Yavas yavas Galatasaray'a ve ulkeye alisinca da, maclardaki goruntulerden burada ne kadar mutlu oldugunu gorduk. Artik mutlulugunu ulkesine de yanisitiyor. Bugun Fildisi Sahilleri'nin Burkina Faso'yla oynadigi macta 2 tane gol atip, 5 - 0'lik galibiyette pay sahibiydi. Gollere devam Keita !

Post Match : Turkiye - Estonya



2010 Dunya Kupasi'na giden yolda bir engel daha asildi. Kaldi son 3 kritik mac. Bosna Hersek deplasmaninda once boyle duygu karmasasi dolu bir mac iyi gelmistir takimimiza. Geriye dusmeyi, kendilerini zora sokmaya seven bir takim olduklari icin 4-2'lik galibiyet tekrar eski havalarina sokmustur bence. Artik alistigimiz defans hatalarindan biri daha 6. dakikada 0-1 geriye dusmemize ragmen, once 29'da Tuncay'la sonra da Arda'nin yarattigi pozisyonda Sercan'la iki gol bulup yine " Come Back Kings " oldugumuzu gosterdik.

Ikinci yarinin, yine 6. dakikasinda defansimiza carpan top, aglarla bulustu ve Estonlar 2-2'lik beraberligi yakaladi. Sonrasinda 62. dakikada Hamit'in, o dakikaya kadar kafaya giden hic bir korneri yokken, kullandigi guzel kose vurusu kalecinin hatasi ve Arda'nin zekasiyla birlesip Turkiye'nin 3. golu oldu. Iyice acilan Milli Takim'imiz rahat oyunuyla 72. dakikada, Tuncay'in guzel goluyle durumu 4-2 yapip, maci kopartti.

Bu mactan sonra bir kez daha anladik ki Turk Milli Futbol Takimi dunyanin en enteresan takimi. Kotu oynadiklari maci ani hareketlerle lehlerine cevirebiliyorlar, cok iyi oynadiklari maci kimsenin anlayamadigi bir sekilde kaybedebiliyorlar ve bir de kendilerini zora sokmadan rahat edemiyorlar. Bir onemli maci da insanlarin bir yerlerini agritmadan, can sikmadan izletirseler ne guzel olacak. Estonya galibiyetinde en onemli payi Arda Turan'a vermek sart. Sadece Galatasaraylilari degil, diger takim taraftarlarini da ulkelerinde boyle bir futbolcu oldugu icin gururlandirdi bugun Arda. Mac icindeki coskusuyla, azmiyle maci kendisi kazandirdi. Arda'yla beraber tabikide Tuncay'in, sakatlanip cikan Emre'nin, sakat sakat oynayan Hamit'in ve 2010 Dunya Kupasi'nda patlama yaparim diyen Sercan'in da katkilari kucumsenemez ama sanki bugun sahada Arda olmasaydi, onlar da bu kadar goze carpmazdi. Emre'ye bir sey soylemek istiyorum; artik neredeyse 30 oldun, rakibine bilerek zarar verme girisimlerinden vazgec, gereksiz yere antipatik gorunuyorsun !

Rijkaard - Neeskens ikilisine ve ekibine de tesekkur edilmeli, Arda'nin bu yilki cikisinda hem mantalite hem de fizik gucu bakimindan cok seyler kattilar bu gence. Fatih Terim'in aciklamalarina gore Gokhan Zan ve Emre Belozoglu'nun Bosna Hersek macinda oynamalari pek mumkun gorunmuyormus. Asik - Gungor ikilisinden biri kadroya alinabilir. Ben Turk Milli Takimi'nin ne yapip, edip Guney Afrika'ya gidecegine inaniyorum. Bosna'yi Bosna'da, Belcika'yi Belcika'da yenecek guce sahibiz. Yolumuz uzun ve acik olsun.